İnsan çok uzun zamandır insan. En az binlerce yıldır. Düşünsel
gelişmişliği oldukça yüksek. Bunu üretilen eserlerin gelişmişlik
seviyesinden söyleyebiliriz. Tam bu noktada yanlış yollara sapmamak için
detayları da açmak gerekiyor. İlk olarak geçmişten bize nelerin
kaldığını düşünmek gerekiyor. Genellikle kalanlar üst katmanların
üretimleri. Binlerce yıl öncesinin köylüsünü, kölesini ya da ortalama
bireyini çok bilemiyoruz. Onları en fazla toplumun egemenlerinin
ağızlarından ya da yine egemenler tarafından onlara verilen öğütlerden
anlayabiliyoruz. Bu durumda insan çok uzun zamandır insandır derken
geçmişin üst kültürünün bugünden farklı olmadığını söylüyorum. Bu üst
kültür bugünün ortalama bireyinin kat kat üstündedir. Bugünün üst
kültürü ile de yarışır.
Yine
burada bir parantez açmak gerekebilir. Coğrafi keşifler olmamış, uzay
konusunda bilgiler zayıf, fizik, biyoloji, tıp konusunda derin bir
cahillik nasıl bugünle kıyaslayabilirsin. Aslına bakarsanız o dönemin
avantaj ve dezavantajları var. Toplum daha şeffaf daha çıplak. Bugünkü
gibi maskelenmemiş. Gizli ağalar, gizli efendiler yoksa, çoğu tutku ve
hal denetimsiz yaşanırken bunlar analiz edilmeye bile ihtiyaç duyulmadan
sadece gözlemlenebiliyor. Bugün analizlere açığa çıkarabileceğin
gerçekliği o gün görerek doğal haliyle izliyorsun. Yine de fizik,
biyoloji noldu diyebiliriz. Bugün bu bilimlerin gelişmelerinden
faydalanıyorsak da bu bilimlere kaç kişi hakim ki denemez. Dersem başta
dediğim eski çağların üst kültürü geri değildi önermesiyle çelişirim.
Tekrar
belirtiyim burada herseyi cozmeyecegiz. Gelismislik anlatimim insani
anlamak gibi bir seviyedeydi. O zaman da modern psikoloji, sosyoloji vs
ile karsima gelebilirler. Temel olarak bakmak istedigim sey dusunsel
egzersiz, dusunce kaslari ve ansiklopedist bilgi arasindaki fark. Daha
acik anlatmak gerekirse bir insanin dusunsel gelismisligi bu alana
yaptigi yatirimla olur. Bugun 9-5 calisan bir birey, bos zamanlarinda da
bu yorgunlugu atmak icin eglenecek, aile gibi bir birlikteligin
gunumuzde daha yogun mesgaleleri ile ugrascak ve uc bes dusunsel kirinti
ile yetincek. Tv de ya da bir podcastte bir kac kirik dokuk pop kolay
tuketilir bilgi edincek. Belki kolay okunur bir iki kitap okuyacak.
Gosteris olsun diye mi ya da birseyler yapalim motivasyonuyla hayatinda
butik bir yer edincek seviyede tiyatroya hatta belki baleye gidecek.
Ancak toplamda kulturel, insani gelismesine cok az zaman ayiracak.
Bu
insan niye gelişsin. Bu insan, insana hayvan kadar uzak. Belki bir
robot. Sosyal kurallarin kendisine yuklendigi bir robot olabilir. İsi ne
olursa olsun bilgisayar muhendisi, doktor vs entelektuel gorunen bir is
olsun. Bu is onu bu donguden cikarmaz. Tek boyutlu bir insan olur
cikar. Tam bunu anlatmasa da marcuse'un tek boyutlu insanı da okumaya
deger bir kitaptır. İsimlerde hatam varsa simdiden affola.
Bu
durumda toplumun oldukca az bir kismi ozgurce kendisini gelistirme
imkanlarına sahip. İste onlar gercek anlamıyla insan olmanin
potansiyelini kullanma sansına sahip olanlar. Bu kişiler dusunsel
kaslarını geliştirebilecekler. Burada da gene yolları ikiye ayırmamız
gerekiyor. Bunları hep algoritma gibi de düşünebilirsiniz. Socratesin
fikirlerini adım adım ifade ederken böyle değil midir diye sorduğu anı
da 1 ve 0 olarak algoritma olarak düşünebilirsiniz. Şimdi bizim özgür
insanımızın algoritmasında da 1 düşünmeyi geliştirmek ve 2 bilgiyi
geliştirmek gibi iki yol var. Birbirinden ayrı olmak zorunda olmayan bu
iki yol, birbirinden de ayrılabilir. Bilmeden düşünmek zordur ama
düşünmeyi bilmeden çok şey bilebilirsiniz.
Yani
bir sürü bilgi ve sentez yok. Ansiklopedi gibi adam. Burada örnek
vereceğim kişiler yüzünden tepki görebilirdim. Gene de verelim cemil
meriç, celal şengör :) bilgileri kadar sentez yeteneğine sahip değiller.
Bu tür aydınlar tehlikeli olabilirler. Cemil meriç'i de sevdiğimi bu
arada belirtmek isterim. Bu ülke kitabı oldukça iyidir. Neyse, evet
tehlikelidir çünkü yanlış sentezler yaparlar. Bunu da dev bir bilgi
birikimiyle yaparlar. O yüzden aldanmanız olasıdır. Ona göre çok daha az
bilen ama düşünmesini daha iyi bilen birinin analizi çok daha zayıf
gözükebilir. Ancak doğrudur ve milyon tane doğru gibi gözüken çarpık
argümanla desteklenmese de doğrudur. Bu da ayrı ve derinleşilebilecek
bir tartışma ancak konunun özünden kopmayalım. Düşünmesini bilmek
aslında felsefe alanına giriyor. Felsefenin öğretebileceği temel şeyin
bu olduğunu düşünüyorum. Sığ bir yorum mudur değil midir bilmiyorum.
Socratesi okurken neye vardığından çok oraya nasıl vardığına değer
veriyorum. Düşünmenin nasıl yapılması gerektiğini öğreniyorum.
Bilgiler
alanında çok ilerledik. Bugün aksiklopedist bir şekilde kendinizi
ilerletseniz sonsuz bir bilgi çokluğuyla karşılasacaksınız. Eskisine
gore herseyi bilen aydin modeli giderek azalıyor değil mi? Bu acından
celal sengör gibileri ovmek lazım. Herseyi bilmeye ve düşünmeye cesaret
etmek değerlidir. Bu parantezden dönersek, evet bilgiler ilerledi ama
düşünmeyi bilmek konusunda ilerledik mi. Hegel diyalektiği öne çıkardı.
Marx katkılarda bulundu. Bir örnek, bir düşünme yaklaşımı. Peki kabul
görüyor mu? Kimisi zırva diyor. Kimisi tek düşünce pozitivizmdir diyor,
kimisi post modernizm diyor. Kısaca düşünmenin, algılamanın birçok yolu.
Netlik yok. Çatışmalar var. Bir de diyalektik dedik ya onu da ilk
heraklitos demişti. O da bize yazılı kalan. Önceki binlerce yılda
denilmedi mi. Bugün socratese göre daha iyi bir sentez yeteneğimiz mi
var?
Bu
yazıda dediğim gibi bu iş boş vakitle ve emek vermekle oluyor. Hız
toplumunda yaşıyoruz. Üstüne bilgi bonbandırmanındayız. Dusunmeye az
ogrenmeye çok zaman harcıyoruz. Az bilgi ile bir sorunu çözmeye çalışan
kişi çok zaman kaybedecek ve büyük ihtimalle yanılcak. Ama bu sürede
ihtimalleri değerlendirme ve analiz etme konusunda zihnini bol bol
zorlayıp böylece geliştirecek. Bunu iyi bir örnek olarak demiyorum .
Ancak böyle bir boyut var.
Sonuç
olarak vakti olan, zihni sonsuz bir bombandırmana tutulmayan bin yıllar
öncesinin aydını asla küçümsenemez. Bizden de pek geri değildir. Hatta
insan insandır ya o çağın dahisi pekala bu çağda ulaşılamayacak
zirvelere tırmanmış olabilir.
bu
yazıya başlarken gılgamış destanını ve düşündürttüklerini yazacaktım.
Yazınca ise farklı birşey oldu. Buna bir giriş diyelim. Düşünceler değil
maddi hayat çok gelişti mi diye devam edelim. Bir sonraki yazıda...
Gelecek yazı fikirleri:
Futurism
İnternet ne ozgurlugun kaybi
Yazar delirdi mi yoksa Yeni nihilizm cagi olarak seffaflik
İnsanlar göt müdür değil midir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder